28 Aralık 2013

Sefahatin Kucağında Cinsel Perhiz: Tabuların Metamorfozu

M
Perfume May Kill, Book May Kill yerine yazdı.



« Büyük fikirler yüzünden ahlâkı bozulacak kişiye yazıklar olsun! »
Marquis de Sade

Seksten bahsetmenin tek tehlikesi rol çalmaya meyilli oluşudur; özellikle de diliniz Sade’ınki kadar uyarıcı, anlattıklarınız gösterişliyse. Döneminin en büyük düşünürleri arasında bahsi geçen Sade’ın 1895 tarihli Yatak Odasında Felsefe adlı kitabı cinselliğin aslen bir anlatım aracı olarak kullanıldığı, yazarın liberten görüşlerinin pornografik tasvirler ve sansasyonel ana hikâyeye entegre edilmiş olduğu satirik bir eser. İnsanların birbirleriyle, toplumla ve doğayla olan ilişkisini inceleyen Sade, bunların hepsini şık bir yatak odasından çıkmadan dillendirmeyi başarıyor. Karakterler arası diyalog biçiminde ilerleyen Yatak Odasında Felsefe, genç hanımların terbiyesini hedefleyen yedi bölümden oluşuyor.

Hikâyenin ekseninde Eugénie isimli on beş yaşındaki naif bakirenin başlıca Dolmancé ve Madame de Saint-Ange tarafından cinsel ve fikirsel eğitimi yer alıyor. Eugénie’nin ahlâk bekçisi ve kendini beğenmiş annesi Madame de Mistival, olacaklardan bîhaber, genç kızını görgü ve itaat öğrenmesi için Madame de Saint-Ange’a emanet eder. Asıl vazifesinin farkında olan Madame de Saint-Ange bunu yerine getirirken, kardeşi Le Chevalier de Mirval’den ve onun arkadaşı Dolmancé’den yardım alır. Dolmancé ve Madame, hiç vakit kaybetmeden Eugénie’ye anatomik ve fizyolojik bir temel sunar, ardından libertinist görüşlerini açıklamaya başlarlar. « Cici bir kız düzüşmekle ilgilenmelidir, asla üremekle değil. »

Pratiğe geçtiklerinde Eugénie, o yaşına dek kendisine öğretilmiş erdem ve Tanrı mefhumlarına dair sualler sorar. Ateist Dolmancé; ahlâk, erdem ve din kavramlarının kendince absürtlüğünü açıklar. Onun için yegâne ilahî güç doğadır ve doğanın emri de insanoğlunun benliğine yerleşmiş olan zevki kovalama güdüsüdür. Bu uğurda faydalanılan her metot ve gerekirse suiistimal mübahtır. « Her zaman için zevk peşinden koşmamızı öğütleyen, asla başka duyguya, başka esine yer vermeyen doğa, nasıl olur da bir sonraki anda, eşi benzeri olmayan bir tutarsızlıkla, eğer başkalarına acı verebilecekse bu zevkten kurtulmamızı bize buyurabilir? Ah! İnanın, inanın, Eugénie, hepimizin annesi doğa, asla bize bizden başka bir söz etmez; onun sesi kadar bencil bir ses olamaz ve bu seste açık seçik işittiğimiz tek şey, kimin zararına olursa olsun kendimizi zevkten zevke atma konusunda bize verdiği kutsal ve değişmez öğüttür. »

Toplumun ikiyüzlülüğünü kınarken Dolmancé, kendi keyif ve rahatını sürdürmek için aslını saklama mecburîyetinden mütevellit sahtekârlığa ortak olmayı bir hak olarak görür; zira riyayı ve sinsiliği zorunlu kılan gene toplumdur. Fakat gizli tutması gereken tüm edimlerinin kaynağı biricik müspeti doğadır ve karşı çıkmaya çalışmak en iyi deyimle saçmalığın daniskasıdır. « Acımasızlık bir ahlâk bozukluğu olmanın ötesinde, doğanın bize nakşettiği ilk yasadır. Çocuk, daha erişkin olmadan oyuncağını kırar, sütannesinin memesini ısırır, kuşunu boğazlar. Acımasızlık hayvanlarda mevcuttur, onlarda, sanıyorum size söylemiştim, doğa yasaları bizde olduğundan daha enerjik işler; acımasızlık duygusu vahşilerde uygar insanda olduğundan daha yakındır doğaya. […] Acımasızlık doğadadır, hepimiz az da olsa bir miktar acımasızlık dozuyla doğuyoruz ve yalnızca eğitim bunu değiştiriyor; ama doğada eğitim yok, tarım ağaçlara nasıl zarar veriyorsa eğitim de doğanın kutsal etkilerine o kadar zarar vermekte. »

Beşinci sohbetin içinde, diğer diyaloglara nispeten daha ciddî ve siyasî bir konunun ele alındığı Fransızlar, cumhuriyetçi olmak istiyorsanız biraz daha çabalayın adlı uzunca bir bölümde yurttaşlara sesleniliyor, devrimle monarşiyi alt eden Fransızların din ve törelerinden de kurtulmaları öğütleniyor. « Fransızlar, size sesleniyorum, Avrupa hem kılıçtan hem de buhurdanlıktan sizin kurtarmanızı bekliyor. Dinî batıl inançların engellerini parçalamadan krallığın tiranlığını ortadan kaldırmanızın imkânsız olduğunu unutmayın: Bunlar birbirine öyle sıkı sıkıya bağlıdır ki, ikisinden birinin varlığını sürdürmesine izin verirseniz, ortadan kaldırmayı ihmal ettiğiniz hangisiyse onun nüfuzu altına bir süre sonra yeniden düşersiniz. Bir cumhuriyetçi artık ne hayalî bir varlığın kucağında ne de aşağılık bir dalaverecinin kucağında dize gelmelidir; onun tek tanrısı cesaret ve özgürlük olmalıdır artık. »

Eugénie’nin eğitimi iki gün boyunca aralıksız devam eder, yepyeni fikirlerle tanıştıkça susuzluğunun farkına varır, oldukça kabiliyetli bir öğrenci olduğunu kanıtlar; bir liberten olmaya doğduğunu gösterir. Kızının ne denli gelişme gösterdiğini merak eden Madame de Mistival döner ve merakınıza ihanet etmemek için seslendirmeyeceğim son sahne vuku bulur.

Karakterler, münhasıran Dolmancé, yüksek sosyal tabakaya ait olduklarından, her ne kadar amiyane tabirler havada uçuşsa da, kullanılan dil, bilhassa ideolojik notlarda, rafine ve görkemli ki öyküyü adi bir erotikadan ayıran faktörlerden birisi de bu. Sade’ın diğer eserlerinin çoğunluğunda yer bulan —birçoğu o dönemde birer tabu ve suç teşkil eden ve yazarın birden fazla kere hüküm giymesine müsebbip olmuş— ensest, homoseksüelite, zina, sodomi, dinî figürlere hakaret ve elbette isim babalığı yaptığı sadizm Yatak Odasında Felsefe’de de mizansenin mühim bir porsiyonunda göze çarpsa da acımasızlık bir Sodom’un 120 Günü yahut Justine: Erdemle Kırbaçlanan Kadın kitaplarındaki ekstrem formunun yanında ılımlı addedilebilir, kanıtlar arasında cinayetin yokluğu ile.

Yazıldığı tarihlerde şoke edici olan bunca hovardalık ritüellerini ve bugün geldikleri noktayı düşündüğümde ironik bir biçimde zihnimde beliren, yeni vücut bulmuş bir tabu cinsel perhiz. Aseksüellik ve antiseksüellikten davranışsal tabiatıyla ayrı düşen ve mahalle baskısından büsbütün hür bir usulde kişinin iradesiyle karar vererek uyguladığı bu oruç, seksüel varyasyon ve müsaadenin uzun süredir keyfini süremediği bir bolluk çağında yeşeriyor. Tamamıyla içsel bir dizi mekanizmanın meyvesi olan bu neo-asetik pratiğin, biraz düşündüğünüzde, toplumun neredeyse her kesiminden soru işaretleri ve omuz silkmelerle karşılandığını ve hatta belki bir çeşit sapkınlık olarak değerlendirildiğini görebilirsiniz.

Şehvetperest yaşam tarzının bazı yönlerinin kabul edilir olmasına ne diyeceğini bilemem Marquis’nin; fakat başkaldırının her türünü onaylayacağından eminim ve günümüzün seks-pozitif toplumunun yatak odasındaki belki de en büyük devrim cinsel perhizdir.


3 yorum:

  1. Çok başarılı bir yazı, Book May Kill'in hakkı verilmiş.

    YanıtlaSil
  2. Bayıldım! Üslubuna, ciddiyetine, konuyu ele alışına ve özellikle konuna, bayıldım.

    YanıtlaSil
  3. Keşke anasinin tepkisini de yazaydin. Nasilsa okuyamiyorum ben hicbisi. Yaziya taptim ve cici bir kiz olmak icon cabalayacagim. Thanks M.

    YanıtlaSil

.