30 Eylül 2013

Öğrenci Alemine, Başka Alemlere, Ama Asıl Polis Alemine Dikiz Atan, Entrikası Bereketli Bir Polisiye


Behzat Ç.’ yi bilir misiniz? Sürekli argo konuşan, kütümsü saçlı, saç sakal birbirine karışmasına rağmen anlamlandırılamayan bir karizmaya sahip olan ünlü komiser Behzat Ç. Her 10 dakikasında bir “Nabıyon la?” repliğini her duyuşumda yüzüme en irisinden bir gülümseme yayan, bazen beni hüngür hüngür ağlatan, bazen de kahkahalarla güldüren güzide dizim. Bitmesine ne kadar üzülsem de, şu dönemde bu kadar dobra bir dizinin bu kadar süre bile yayınlanması şaşırtıcıydı zaten. E tabii filmlerini de unutmamak lazım. Behzat Ç.’yi çok fazla argo ve küfür içerdiği için sevmeyen çevreler de var, yani kendilerince haklı olabilirler tabi ama ben doğal, içten, bizden biri gibileri gördüğüm karakterleriyle birlikte diziye de hayranlık duymaktayım. Doğallıktan ölen bu dizi ve dizinin baba karakterleri hatrına, Behzat Ç. macerasını başlatan, Gezi eylemlerinde Çarşı Grubu’ndan eylemlere katılıp bir TV programında “Benim arkadaşım, gaz kapsülüne vole atmış adam.diyerek beni delicesine güldüren, Raskolnikov’a karşı özel bir ilgisi olduğunu düşündüğüm ve kitaplarını heyecanla takip ettiğim Çarşı fedaisi Emrah Serbes’i ve kitaplarını tanıtmak istiyorum bu hafta sizlere. Nereden geldi aklıma bilmiyorum ama “Acaba napsam bu hafta kiiii?!” sorularıma “Bilmem…” şeklinde cevap verilmesinden mütevellit derin düşüncelerim sonucu çıkardım beynimin içinden bu fikri sanırım. Beni iplemeyen arkadaşlarıma da kindar göndermelerimi yaptıktan sonra başlasak mı?


Emrah Serbes’i ben hep Aşk-ı Memnu’daki Beşir’e benzetirdim. Hala da benzetirim. (Beşir’i severdim ben, naif bi çocuktu, Behlül gibi piç değildi, mülayimdi, Allah rahmet eylesin.) Onun için de kendisine duyduğum sempati bu benzerliği yakaladıktan sonra seviye atladı ve onu her görüşümde “Ehe Beşir.” moduna girmeme neden oldu. Dostoyevski’yi sevmesi ve sevdiği kıza Raskolnikov’dan bahsedip onu korkutan bir karakteri yazdığı yazısıyla beni kendine hayran bırakan Serbes, aynı zamanda bir zamanlar bayıldığım Murat Menteş, Uykusuz’un gözbebeklerinden Fırat Budacı ve daha niceleriyle beraber Afili Filintalar üyesi. Emrah Bey’in yazdığı bir kısmın linkini hemen paylaşıyorum.

1 (Kendisiyle aynı görüşteyim Livazeta konusunda bu arada. Uuu kalpler karşılıklı.)
2

Kendisinin ilk romanı “Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi: Her Temas İz Bırakır”. Cinayet masasında görevli baş komiser.  Günümüzde hemen her ülkede görülen “derin devlet” kavramı, yeni devlet düzeni, genel memur profilindeki değişiklikler gibi yeni düzenin getirilerine alışamamış, iyi anlamda eski kafalı, lambur lumbur, sözünü sakınmayan bir baş komiser. Siyasi görüşünü ben “insanlık” olarak tanımlıyorum zira siyasi bir görüşü yok. Adalet anlayışı ise, “it, uğursuz kim ise, onu cezalandır.” komutu kadar basit ve doğru. Genel anlamda kitap ve gazete (Spor sayfası ve 3. Sayfa haberleri) okumayan, belgesel sever, koyu bir Gençlerbirliği taraftarı, alkol aşığı, sigara tiryakisi bir baba. 1500 yaşında bir çınar kadar çok yaşamışçasına görmüş geçirmiş bir baba hem de. Ayrıca biraz küfürbaz bir baba… Onun ince detaylarını sayfalarca anlatmayı çok isterdim ama anlatamıyorum, okuyun, n’olur!


Behzat Ç.’nin adalet anlayışı ile günümüz devletinin adalet anlayışı birbirini teğet geçerse ne olur peki? Adalet dediğin kesindir aslında, kasten adam öldürürsen, uzun yıllar hapis yatarsın, ki yatmalısın. Hakların için eylem yaparsan, insani muameleyle karşılaşır ve devlet tarafından insan yerine konulup dinlenirsin, dertlerini açarsın ki sorunlar çözülsün. Yani hapse girmezsin ya da öldürülmezsin. Çünkü zaten sen güvendiğin ve sana sahip çıkan “devlet baba”ya derdini açıyorsun, adam öldürmüyorsun ki anasını satayım! İşte böyle çelişkili durumların kağıda mürekkebe bürünmüş hali Her Temas İz Bırakır. Hoş ve içi dolu bir roman.

Behzat Ç. bu yolda yalnız da değildi tabi ki. Biraz patavatsız, bayağı sevimli, bazen sinir bozucu ve eski kafalı Harun, hayatının amacı cinayet çözmek olan ve ilginç simasıyla Akbaba, beni en çok güldüren, sevimlilikten ölen, duygusal yönü de ağır basan Hayalet,  tatlı mı tatlı ama klasik çalışkan kız öğrenci modundaki Eda, dünyanın en patavatsız ve komik insanı olan Şevket Ç. sevimliliğe ve marjinalliğe yeni bir boyut kazandırmış olan Şule ve daha niceleri. Behzat Ç. babamızın yol arkadaşlarından başlıcalarını saydıktan sonra romanımızı okumanızı şiddetle tavsiye ederek diğer romanımıza geçmek istiyorum.

İlk romanımızdan bir alıntı hemen geliyor :

“Harun şoförlüğe dört yaşında, babasının kucağında belediye otobüsü kullanarak başladığından, yıllar geçtikçe ustalaşmıştı. Çevredeki arabalar karda buzda kayıp sağa sola bindirirken, o enteresan manevralar yapıyor, Behzat Ç. ha bu sefer çarptık, ha bu sefer bindirdik demesine rağmen, kazasız belasız ilerliyorlardı.”

Her Temas İz Bırakır’ı okuyup karakterleri tanıdıktan sonra yapılacak en akıllıca hareket Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’nin ikinci kitabını okumak olacaktır : Son Hafriyat. Ancak ilk kitaptan sonra Behzat Ç.’nin başından geçenleri anlayıp, onunla bir olacak ve onun gibi düşüneceksiniz. Ancak o zaman Son Hafriyat’ın başında Behzat Ç.’nin niçin hiç konuşmadığını, niçin insanlara görüşlerini el işaretleri ve dellenmeleriyle anlattığını anlayacaksınız. Öyle psikolojik ayrıntılar var ki! Dostoyevski sever Emrah Serbes’in psikolojik çözümlemelerinin de hastasıyız, ona göre!


İlk romanımızdan ayrı olarak bu romanda geçen ana olayı da tanıtacağım tabi ki. (İlk romanımızın konusunu söylememeyi tercih ettim, okuyunca hak vereceksinizdir.) Efendim, kendisini Red Kit olarak tanıtan bir adam ile 2 suç ortağı Gorbaçov Hasan ve Pembo parklarda çukurlar kazıp durmaktadır ve bu çukurlara, ekibe göre rastgele seçtikleri insanları canlı canlı gömmektedirler. Red Kit’in kıvrak zekâsı, 3’lünün bazı bazı acıklı halleri sizleri de etkileyecektir. Ne yapmaya çalıştıkları ve ne yapacakları belli olmayan bu minik çeteyle ekibimizin buluşmalarına tanıklık etmek isteyeceksiniz.

Hemen minik bir alıntı! Üslubuna âşık olduğum Serbes’i saygıyla selamlıyorum.

"Bir nefes kadar yakın ama dokunması imkânsız olduğunda, tam giderayak, bir kadının birden bire güzelleşivermesi, baş komiser bunun da bir nevi cinayet olduğunu anladı. Bahar gittikten sonra şöyle bir çevresine göz attı. Aylar sonra ilk defa evi bok götürdüğünün ayrımına vardı."

Emrah Serbes’in ilginç ve bir o kadar da delikanlı üslubuyla yazılmış, delikanlı bir öykü kitabı geliyor şimdi: Erken Kaybedenler. Erkek çocukları konu alan bu kitapta, komiklik, trajiklik daha doğru bir değişle trajikomiklik ön planda. Erkek ergenlerin çoğu zaman saf, bazı bazı abartılı çıkışlarını, aşklarını, raconlarını konu alan kitapta birden fazla öykü bulunmakta. Çılgınca eğleneceğinizi garanti ederim efendim.


Alıntılarla şenlendirelim de ağzınızın suyu aksın.

Sonuçta sevilen her kadın güzel bir şarkıdır, bütün sözlerini hatırlayamazsın belki ama melodisi aklında kalır.”

“Öne çıktım "göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok " dedim.

"Arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar."

“Bu hayatta rastgele çevirdiği telefon numaralarında karşısına çıkan seslerden başka kimsesi kalmamış birisiyim. Belki de ben senin şuuraltınım.”

Emrah Serbes’in son çıkan kitabını henüz okumamış olsam ismini vermek istiyorum: Hayatım Paramparça. En kısa zamanda okuyup kritiğini yapacağıma emin olabilirsiniz, siz raadolun, o iş bende.

Benden bu kadar kitapseverler. Behzat Ç.’yi sevenler de yazımı beğenmişlerdir umarım. Emrah Bey’in üslubuna aşık olmuş bir insan olarak, beğeneceğinizi düşünüyorum. İçtenlikten ölen Serbes’e başarılarının devamını diliyorum, affına sığınarak başlığımı Her Temas İz Bırakır kitabının arka yüzündeki bir kısımdan aldığımı belirtmek istiyorum. Kitapla ve adaletle kalın efendim.
                                                                                                                   

              Mak.



1 yorum:

  1. Diziyi hiç izlemeyen birisi olarak kitapları merak ettim. En yakın zamanda vakit ayırmaya çalışacağım.

    YanıtlaSil

.