12 Haziran 2013

Mikhail Afanasievich Bulgakov - Köpek Kalbi

Merhaba  sevgili kitapsever Book May Kill okurları, Beauty May Kill müdavimleri. Ülkemizdeki ifade hürriyeti ve demokrasi arayışı içindeki halkımızın yerinde duramadığı, kabına sığamadığı, yeri geldi mi ilginç, komik, eğlenceli, yeri geldi mi adalet duygularımızı kabartan şiddet hareketlerinin olduğu, üzüldüğümüz, sevindiğimiz, bazen korktuğumuz, güldüğümüz, dualar ettiğimiz, gazdan öksürdüğümüz, aksırdığımız, kimyasallı sudan cildimizin yandığı ama her şeyden önemlisi umutla dolduğumuz bir 15 günü geride bıraktık. Ortalık yine karışık. Üzgünüm, kızgınım ama Mazhar Alanson’un da dediği gibi “Benim hala umudum var!”.Taksim’de olamadığım ve boğazlarım acıyana kadar bağırdıktan sonra yeni tanıştığım insanlarla kek, börek, gaz yiyemediğim için üzülmekteyim, haa keşke gaz yemesek, ilaçlı suda yıkanmasak da sadece kek yiyip şarkılar söylesek ama olmuyor, olamıyor. Sabah ola hayrola, gün doğmadan neler doğar diyerek yazıma geçiyorum. Özgürlük ve adaletin hakim olduğu bir ülke dileğiyle. 

HER YER TAKSİM, HER YER DİRENİŞ!

Bir ilk olarak sizlerle yazıyı okurken ya da okuduktan sonra dinlemek için bir şarkı paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim Türk rock grubu Mor ve Ötesi’nden Eski Şarkısı adlı parça, sanırım son iki haftadır dinlediğim tek şarkı. Neden mi? Bir; canım herhangi bir şey dinlemek istemiyor hayatımda ilk kez, hayır onun yerine haber seyrederim, direnişe katılırım. İki; bu şarkı şu anki özgürlük direnişine öyle bir cuk oturuyor ki. Ya da bana öyle geliyor. Dinleyin bi bakalım, belki seversiniz.


Bu haftaki kitabımızın yazarı Mikhail Afanasievich Bulgakov. Kendisi tıp eğitimi aldı ve bir süre serbest çalışmıştı doktor olarak. Fakat yazdığı bir öykü, bir gazetede yayımlanınca, bir anda tıp eğitimini bir kenara koyup yazar olmaya karar vermiştir. Sivri dilli bir yazar olmanın yanında, dönemin komünist düzenini öven, komünist liderleri kahraman gibi gösteren öyküler ve romanlar yazmadığı, onun yerine objektif gözle halkın duygu ve düşüncelerini, yaşamlarını, düzene verdiği tepkileri yazdığı için uzunca bir süre oyunları, romanları ve öyküleri yasaklanmış olan yazar, Stalin’e bir mektup yazmıştır. Sansürler sebebiyle para kazanamadığı için aç kalmaya yüz tuttuğunu ve bu yüzden ülkeden gitmek istediğini dile getirip izin istemiştir. Aksi takdirde Moskova Tiyatrosu’nda oyun yazarlığı yapmak istediğini söylemiştir. Oyun yazarlığı yapmasına izin verilen Bulgakov’un yazdığı oyunlar yine sansürlenmiş ve kaldırılmıştır. Tanıtacağım roman da yazıldıktan uzunca bir süre sonra yayımlanabilecektir. Bulgakov, tiyatrodaki işine son verildikten ve yazılarına yapılan yoğun olumsuz eleştiriden sonra sağlığını yitirir ve 1940 yılında vefat eder. “İfade özgürlüğü engellenemez!” temalı bir yazı oldu, çok da güzel oldu.




Bu haftaki kitabımız Heart of a Dog - Köpek Kalbi. Mikhail Afanasievich Bulgakov’un esprili zekası ve üstün betimleme gücüyle çevrelenmiş bu kitap isminden de anlaşılacağı üzere bir köpek hakkında. Bir Rus doktorun, kapı önünde bulduğu yaralı ve mazlum sokak köpeği Sharik’e, ölen bir eczacının hipofiz bezini ve testislerini aktararak, kendi bilimsel deneylerini bir adım ileri götürüp yeni bir insan-köpek türevi yaratmaya çalışması ve bunu başarması ile olaylar gelişiyor. Mikhail Bulgakov’un mizahi dili Köpek Kalbi’nde de bizlere göz kırpıyor. Bulgakov,  Gogolvari eğlenceli sahneleri gözümüzde canlandırarak, yepyeni bir Frankenstein romanını önümüze seriveriyor.

Bulgakov, bu eğlenceli ve mizahi romanında Sovyet Rusya Dönemi’ndeki sosyalist düşünceleri kendi çerçevesinden, Rus Devrimi’nin toplum açısından doğurduğu sonuçları göz önüne alarak eleştiriyor ve okuyucuya aktarmayı başarıyor. Yazıldığı tarihin 1925 olup da ülkesinde 1987’de yayımlanabilmesi, romanın sivri dilli bir eleştiri olarak değerlendirilebileceğini de gösteriyor aslında. Romanda sıkça geçen “proleterya”  ve burjuvazi düşünce kırıntılarını da yine kendi penceresinden bizlere resmediyor Bulgakov, iyi de ediyor.

Aslına bakarsanız, doktorun yarattığı insan-köpek oluşumu canlının Rus devrimi ve burjuvazi hayat üzerine düşünceleri bazı noktalarda tutarlı olmakla beraber, bazı noktalarda tutarsızlaşıyor ve işte bu noktalarda Bulgakov’un hem devrimcilere hem de burjuva sınıfına göndermelerde bulunduğunu söyleyebiliyoruz.  Oluşan insan-köpek karışımı canlının da bir nevi işçi sınıfı fedaisi olduğu da düşünülebilir. Bunu da eklemek istedim, ne yalan söyleyeyim.

“Rus romanları okuyalım, okutalım sonra da tartışalım!” şeklindeki haykırışlarımı duyun da, az Rus romanı tartışalım be bebitolar! Şu sıralar her ne kadar “kitap okumasam da “gerçek” haber kanallarından haberlere bakalım bi, oha Twitter’da ne yazıyo, neler olmuş lan?! “ kafasında yaşasam da, direnişimiz daha uzun süreceğe benziyor, onun için okumaya, okutmaya, yazmaya, düşünmeye devam diyor ve yazımı noktalıyorum. Alıntılarımızla devam edeceğiz efendim her zamanki gibi.

            Sharikov endişeli bir tavırla ceketini kokladı:
“ Şey, ne yapabilirim ki, doğal olarak… kediler kokuyorlar. Bu benim mesleğim. Dün birçoğunu boğazladım… Yani kedileri.”

            Shvonder bir an için şaşırdı, ama hemen kendisini topladı ve medeni bir şekilde Sharikov’a seslendi:
            “Vatandaş Sharikov, sözleriniz tamamen sosyal bilinçten yoksun. Askeri kütüklere yazılmak hayati önem taşımaktadır. “

            “Kayıt olacağım, fakat savaşmaya gelince… kıçımı öpebilirler.”

            Köpek birçok kötü şeye tanık oldu. Bu önemli adam, kaygan eldivenli ellerini kavanozlara daldırıyor, beyinler çıkarıyordu. Bu inatçı adam, bu sebatkar adam daima bir şeyler arıyor, imceliyor, bakıyor ve şarkı söylüyordu:
            “Nil Nehrinin kutsal yamaçlarına doğru…”

            “İfade özgürlüğü engellenemez!”. Ne demiştik? ADALET, ÖZGÜRLÜK ve DOĞA İÇİN DİRENİŞ!

            İzninizle bu Yiğit Özgür karikatürünü de tüm özgürlüklere saygı duymayan, adaleti sömüren insanlar için gelsin.

                                                                                                                                 mak.

             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.